26 Ocak 2011 Çarşamba

İstese Japonya Amerikayı döver bence

daha öncede yazdım çocukluğumdan beri Anime izleyicisiyim
hiçbir zaman Disney yapımlarının yılmaz takipçisi olmadım
Warner Bros yapımları falanda beni sinir ederdi
tweety ye gıcık olan,
jerry'yi boğmak isteyen,
Bugs Bunny ye illet olan bi çocuktum.
hiç eylendiğimi hatırlamıyorum 
bitek o zavallı kedileri (Tom ve Sylvester)izemeyi seviyodum 
ama içim acıyodu başlarına gelenler yüzünden
Temelreis izlerken hep Kabasakalın aslında iyi biri olduğunu düşünürdüm
 
kötü olmak için kötü olanlarla herşeye rağmen kusursuz iyi olanlarada gıcıktım
Batman de Robbin'i daha çok severdim mesela 
sırf bu yüzden Marvel kahramanlarından en sevdiğim Örümcek Adam'dır


işte bu nedenle animeleri daha çok severim 
animelerde genellikle Kötü adamında bir hikayesi vardır. 
"hadi bu gün kötü olayım hemende dünyayı ele geçireyim"(?!?)
gibi bir durumları yoktur genelde
onlar belli başlı olaylar sonunda yaptıkları tercihler nedeniyle kötü sayılırlar.
ayrıca baş kahramanımızda süpper iyi değildir genelde.
hemen hemen hepsinde bi arıza vardır. geçmişten gelen bi acı çözülememiş bir sorun gibi.


benide animelere çeken işte bu gerçekçi tutumdu.
sonuçta ben 6-7 yaşında çocuk tiyatrosuna gidip 
yapılan gerizekalı muhamelesinden dolayı sinirden ağlamakı olmuş bi çocuğum
("Haağaaydiiiğğ aaağaarr kaağdaşşlaağaarrrr şiimdiiğğğ bıdığğ bıdğğğ" ıyh!) 


ha haz etmiyo olabilirim ama pek çoğunu izlemişimdir konu bakımından hoşuma gitmeselerde özellikle çizgisel anlamda Disney bambaşkadır. figür çizimlerimde anatomi kitapları yeine Marvel karakterlerine bakarak gelişme kaydetmişimdir o başka bi nokta.


sonuç olarak benim için konu ve karakterlerin derinliği konusunda animeler herzaman daha çok tatmin etmiştir. dedim ya İstese Japonya Amerikayı döver bence

Hiç yorum yok: