14 Ağustos 2011 Pazar

yalnızlık senfonisi

küçükken okula başlayana kadar hep anneannemle ve ninemle geçti günlerim. akşam olana kadar onlarlaydım..

ağlak ve hüzünlü bir çocuktum hep. biraz sesini yükseltse biri hemen ağlardım. sesiz ve sakindim aynı zamanda. bıraktığınız yerde kalırdım. açlıktan gebersemde misafirlikte kimse bişi sormazsa acıktım demezdim, diyemezdim.
günlere giderdim anneannemle. yaşıtım hiç torun ya da çocuk yoktu. olsalarda gelmezlerdi çoğunlukla. evlerin küçük odalarında geçti çocukluğum . Ve hep o küçük odaları, oradaki yaşanmışlıkları kokladım çocukken.

bu nedenle şu hayatta ilk hayal kurmayı öğrendim. ilk arkadaşlarım hep hayaliydi.

bana kocaman gelen o küçük odaların camlarından dışarıyı izlerdim... Anneannemin gün arkadaşları genelde hep bostancı erenköy civarında otururdu.. hepsinin evinin kocaman camları vardı (ya da özellikle aklımda onlar kalmışta olabilir)  o kocaman camlardan evlerin bahçeleri gözükürdü... ben o bahçelere hiç çıkmasamda en çok o bahçelerde oynardım.

ilk gerçek arkadaşımsa banyodaki gaz şohbeniydi... kocamandı... tuvalete girdiğimde korkardım biraz fakat onun varlığı beni rahatlatırdı... ağlamak için de banyoya gidrdim konuşmak içinde dertlenincede çok gülmek istersemde hep ona konuşurdum. sonra banyo perdelerinede anlattım çokşey ama onlar hep biraz şımarık gelridi bana sanki çok önemser gibiydiler kendilerini. o nedenle arada annem perdeleri değiştiğinde şohbenle dedikodularını yapardım. sesizce yeni gelene çaktırmadan... en kral eşya şohbendi..  onu değiştirdiklerinde öyle çok üzülmüştüm bayada büyktüm ama gende ilk arkdaşımı kaybetmek çok üzdüydü beni....

ilkokulda da adam akıllı 1 arkadaşım vardı (o gerçekten insandı bak) en büyük hobisi bana kendi dediklerini kabulettirmek ve bana eziyet etmekti. genelde psikolojik işkence türlerini severdi. oyunlarda dominant karakter olmak ya da başka insanlarla iletişim kurduğumda kıskanıp olay çıkarmak gibi hobileri vardı...

daha 8 yaşımda insanlar bağlanmam gerektiğini biliyordum hepsi ölüyodu...  bu nedenle babaannem öldüğünde en çok en son bana anlatılmasına içerlemiştim. eğer bilseydim öleceğini onu son gördüğümde daha çok öperdim daha çok sarılırdım... bana örgü örmeyi öğretecekti, en çokta o sözünü tutmamış oluşuna bozulduydum...

dolapta duran  temiz yüzlü baygın bakışlı askerin, çerçeveli resmine aşık oldum ilk. ve ilk seçtiğim meslek o adam gibi bir asker olmaktı. ilk şokumu sanırım annem o resimdeki adamın ben doğmadan seneler önce ölmüş amcam olduğunu söylediğinde yaşadım... 5-6 yaşımda ilk mesleki hayalimden ve ilk aşkımdan böyle ayrıldım. ilk o zaman askerlerden nefret ettim. Ve  "bütün askerler ölür" diye düşündüm uzun yıllar...

senelerce 20 yaşıma gelmden öleceğimi düşündüm nedeni de yoktu sadece herhalde ölürüm diye düşündüm.

hep birisi beni sevsin istedim birisi gelip beni yalnızlığımdan kurtarsın istedim... ama hep gelmesinden korktum... ya alışırsam onun varlığına ya bidaha yalnız kalamazsam en iyisiydi akışı bozmamak stabil kalmak yalnız olmak...

hayatımın hayalini bana yaşatan ilk insan bay süper beyin di. benimle camdan dışarı bakıp aynı şeyleri gören ilk insandı bay süper beyin. benden 1 yaş büyüktü çekik gözleri, kocaman bir gülüşü, top gibi bir kafası ve kısacık saçları vardı. onunla hayal kurmak oyunlar oynamak benim için muhteşemdi. ilk kez onun yanında kendimi huzurlu hissettim.. benim ilk (ve nerden bakarsan bak tek) gerçek erkek kahramanımdı. seneler boyunca ilah yaptım onu kendime... sonra o büyüdü ergen bir erkek oldu beni görüp suratıma bakmadı selam bile vermedi ama dedim ya ben ondan küçüktüm ilk hayal kırıklığım senede en çok 2 kere gördüğüm ve beni büyüleyen o adamın benden bakışlarını kaçırmasıydı... (şimdi süper bi adam oldu ama ben hala o çevrilen bakıştayım salak olmak zor iş)

ben en çok hayal kurmayı sevdim bide yalnız olmayı... yanlızlığım yollarıma pusu kurmadı benim ben seçtim onu.. başka şansımda yoktu.. sahip olduğum beni asla bırakmayan tek arkadaşımdı yalnızlık...

şimdi bu yazıyı nedne yazdım aylardır bişi yazmazken hemde... bu bir keşif kendimle ilgili bir keşifte o nedenle yazdım unutmamak için...

ben birini sevmekten ya da birinin beni sevmesinden korkuyorum... buna bu duyguya alışmaktan korkuyorum sevmek gene kolayda ya birisi beni severde ben buna alışırsam... sonuçta sevenler gider sevilenler gider elde kalan hep yalnızlıktır.. ya ben yalnızlıktan korkarsam ya ondan kaçmak istersem ya bunca senedir yalnızlığımla paylaştığım herşey biterse. korkuyorum ya sevilmek yalnızlıktan daha iyiyse........