12 Aralık 2010 Pazar

Diyetteyiz!



hayatımın 18 senesinde yediklerimin diyetini ödeme zamanı geldi!!

şimdi 26 yaşındasın ne ayak diyen olursa diye açıkliim efenim;
(hoş ortalıklarda kimse yok ama olur ya birinin bakası gelir anlamaz falan)
ben 8 yaşıma kadar bildiğiniz çiroz bi hatundum
böle çırpı baçaklı falan
hatta 5 yaş civarı aldığım bir "zafiyet geçiriyo" tanım bile mevcut (doktor onaylı)

ondan sonra ilkokul, falan başladı ve ben lanet bir sınıf öğretmenine sahip oldum.
zaten içime kapanıktım yumurtaya kaçtm.
konuşmayı sevmezdim ki hala pek sevmem.
ben konuşmayıp sustukça olay direk "sustukların büyür içinde" şeklinde gelişti...


sonra ben sustuklarımı içimde büyütürken 3. sınıfın sonunda sınıf değiştirdim.
lanet sınıf öğretmenimin gerçekten lanet bir insan olduğunu ancak 3. sınıfta aileme anlattım.
ya da yanlış olanın ben değil o olduğunu ancak o zaman kavradım.

fakat bi yerde açıklık kalmış olmalı
zira sınıf değiştirince arkadaş sahibi olmamı
o yaz aldığım kilolar sonucu "görünür" olmama bağladım.
evet bunu düşünürken gayet soğuk kanlıydım.
hatta hızımı alamayıp sınıftaki en minyon oğlana hayran oldum.
kendisi her iyi yetişmiş türk evladı gibi sadece beni sınıfa kabul ettirmeye çalışıyodu
ama o yaşta bi kahramana ihityacım vardı bende onu seçtim.
ha bişi yaptım mı? yok. çok mu hastaydım? yok. yememe mani oldumu? alakası bile yok.

neyse orta okula geçtiğimde kilo almaya devam ediyodum.
bildiğiniz pesimist ve melankolik bi tiplemeydim
fakat bunu optimist bir şebeklikle örtmeyi erdem sayıyodum
(ki hala aynı düzlemde yol alıyorum)
pek çok arkadaş edinebilirdim orta okulda fakat ben bunu pek istemedim.
herkes bana çok uzakı
kimisi çok marjinaldi
kimisi çok arabeskti
kimisi çok dişiydi
kimisi çok not merkezciydi
kimisi çok serseriydi
bense hiç bir şey için "çok" değildim
sıradandım ve sıradanlığımı seviyodum.

beni ayrı kılan tek özelliğim büyüdüğümde çizgifilm yapma isteğimdi.
annem, grafikerdi ablam anadolu üni. de grafik kazanmıştı.
bense ilkokula giderken trt de Michelangelo ile ilgili bir dizi izlediğimden beri heykelle ilgiliydim
sonra daha öncede behsettiğim "hime-chan no ribbon" animesini izledim
ve tek bir hayalim oldu
stop motion animasyon..

sonrada hayatımın geri kalanında yanımda olan insanla tanıştım,
3 sene aynı sınıfta okuyup sadece 3. sınıfta adam akıllı konuştuğum Nell.
tabii o zamana kadar ben haala susuyodum ve sustuklarımı büyütüyodum.
onunla kaynaştığımdaysa artık bir ergenlik yolcusuydum.

lisede ergen oldum. görebileceğiniz en ruh hastası modellerden.
kıskanç ve mutsuz.
ve dediğim gibi güya optimist.
bişeyin önce en kötü yanını görüp sonra tam zıttını düşünmek optimizim değildir kandırmayın kendinizi.
neyse ben ergen oldum ve sustum.
sutukça şiştim
sustukça kızdım
kızdıkça şiştim

bide tutup aşık oldum...
platonik.
platoniğin dibi...

o çok popüler ve çok yakışıklı
üstelik orta okuldan beri görüp "oha ne güzel hatun" dediğim bi hatunla birlikte...
bense sırada ve ergen.
bu arda o ergen değildi bende bi üst sınıfta olmasına rağmen 4 yaş büyüktü ayu.
ben liseye başladığımda daha 14 üme basmamıştım o ise 18 yaşına girdiydi o sene..

konuşamadım
konuşmayı herşeyden çok istedim
ama 14 senedir konuşmakla hiç aram olmamıştı
artık konuşamıyodum.
zaten onu gördüğümde ses bile çıkaramıyodum
nefes bile alamıyodum

fakat asla "az kendime bakayım oda beni sevsin" demedim
tam tersine ilk ona baktığımdan beri biliyodum
eğer yanına gidip 2 kelime etsem 3.sü gelmezdi.
o "a" ise ben "z" idim.

o aşık olup müslüm dinlerdi.
ben leman sam.

o hayatı hakkında düşünmezdi
bense 13 yaşımda o gün ölürsem hayatımda korkmadan adım atmadığım için kederlenirdim.

o o düşünmüyodu yaşıyodu
bense düşünüp yaşamıyodum.

sustum.

kankam gerçekten konuşma ustasıdır. hiçbi lafın altında kalmaz.
o konuştu
ben sustum

lise 1 de ilk kankam Nell ve ben T ile tanıştık.
T ye baktığımda hep imrenirdim öz güvenin tek adıydı benim için.
nell 1. sınıf sonunda sözel okudu T ve bende sayısal.
aynı sınıftaydık.

T kendine güveniyodu ve insan ilişkilerinde ustaydı
T de başkalarıyla da konuştu.
ben gene sustum

haset ettim sustum

mutlu oldum sustum

ve sustuklarımı büyüttüm

lise bittiğinde
16 buçuk yaşımdaydım.
güzel sanatalar için uğraştım
1. denememde geleneksel'i kazandım
gitmedim
2. denemem hüsrandı
bi halt olmadı
3.denemede ise istediğim tek bölüm olan animasyonu kazanamadım
onun yerine 3. okulda (marmara,mimarsinan,anadolu) toplam 5 bölüm kazandım

ve hep Michelangel'nun suçu
sırf yaptığıma hayat verebilme arzumdan dolayı
edüstri ürünleri tasarımını seçtim...

seçmez olaydım daha 1. sınıfın ilk döneminde seçimimin hata olduğunu anladım..

kahroldum...

fakat bunu anneme söylediğimde beni bi dövmediği kaldı

bende sustum

5 sene gittim o bölüme
ve en çok 2. sınıfa kadar gelebildim.
nefret ettim.

bölüm başkanına okulu bırakmak istediğimi söylediğimde
"haklısın bazı insanlar bazı işleri yapamaz" dedi
her ne kadar kızsamda haklıydı.

5. senenin ortasında  psikoloğa gitmeye başladım
amacım kilo vemeyi reddedişimi anlamaktı.
endokrinoloklara falan gittim testleden geçtim
 POK liydim (polikistik over) çok üstünde durmadım.

5. senemde bölümümü bıraktım ve tekrara sınava girdim.

tek atış özel üniverste. 1.likle girdim burslydum
özel üniverste iyiydi
bütün hocalar egolarını devlet okullarında bırakıp geliolardı
üstelik devlet okulunda kötü ya da vasat olmaktansa
özel okulda iyi olmayı seçtim

psikoloğa 2 sene kadar gittim.
belkide ilk gitme nedenim olan kilolarım dışında herşeye odaklandım.
sonra finansal nedenlerle gitmeyi bıraktım.
fakat o 2 sene beni bi hayli geliştirdi

artık konuşmaya başladım
hatta susmakta bile zorlandım

sonrada en nihayetinde bu sene tüm cesaretimle tekrar doktora gittim.
zaten bir kaç senedir bildiğim bedensel kısır döngümü kırmak için.

kilo aldıkça bozulan hormonal dengem ve hormon dengem bozuldukça artan kilolarım

şimdi
sustuklarımın ve yediklerimin diyetini ödüyorum

ilk kez mutluluğu tümüyle hissediyorum.
acıkmıyorum bile
biraz korkuyorum
bu kiloların ardına sakladığım duyguların ortaya çıkmasından
birazda eğer zayıflarsam neye benziyeceğimi bilmiyo oluşumdan

ama bu kez susmayacağım!

11 Aralık 2010 Cumartesi

Johnny den mail var!!

"Favori Johnnys üyeniz kim?
*** ***  *** ***  *** ***  *** ***  *** ***  *** *** *** *** *** ***

"Johnnys International"ın email bilgilendirme servisinin kayıt sayfasını yeniledik. sadece tek bir ekleme yaptık, "Your favorite Johnnys artist" (favori Johnnys üyeniz). Eğer bize favorinizin kim olduğunu söylemek isterseniz, aşşağıdaki adımları tekrarlayıp yeniden kaydolun:
>>> 1. adım
"Johnnys International" üyeliğinizi iptal edin :
https://g.ab0.jp/johnnys-international/3800_p.php/7Hvz8A
>>> 2. adım
"Johnnys International"a tekrar üye olun
(suflörden not: eğer bu ilk kayıt oluşunuz sa sadece bu like tıklamanız yeterli tabiki ^_^):
https://g.ab0.jp/johnnys-international/1100_p.php/7Hvz8A

Favori sanatçınızın (!?! artisti nası çeviririnm bilemedim) kim olduğunu bilmek istiyoruz!
>>>not
*lütfen kayıtları sadece ingilizce yapın
*sadece bir tane favori Johnnys grubunun ya da sanatçısının adını yazın.
*bu işlemi yapmak ZORUNLU DEĞİLDİR! görmezden gelebilirsin. yeniden kayıt işlemini yapmasanda mesajların düzenli olarak gelmeye devam edecektir."



demiş mail 
hoşuma gitti yaptım hemen favorileri bilmeleri bence gayet gerekli bi durum bilsinler iyidir
bilmeselerde olur ama genede bilmeleri iidir bence (*゚ー゚)

8 Aralık 2010 Çarşamba

Sho ve ucibik saçları

bu aralar pek bi dertlendim

Sho-cchi hepten ucubeye doğru durmaksızın yol alıyo

hadi yorgunluktan suratının aldığı hale alıştı gözüm
böle gözaltı torbası'nın altındaki, göz altı torbalarını kanıksadım artık.
ama bu ruhu çekilmiş yorgun yaşlı adam haline bide o ebleh saç ekledi ya benim hepten sinirim hopladı






bi allahın kuluda bu çocuğu kenara çekip
"yavrum maymuna döndün iki dinlen, bi saçını kestir, onsen'emi gidion ne zıkkıma gidiosan bi insana dön"
demiomu?
niye demio?
illa beni japonyayamı getirtceksiniz!!!







bide buna inat Jun ve Nino hayatlarının en muhteşem ve göz alıcı kısmına girdiler
ikiside resmen ışık saçıyo... hoş jun en son saçları kestirip bi enteresan hale gelmiş
ama dur onun o halini daha net göremedim atar yapmama var daha

2 sene sonunda zar zor karar verdiğim ichiban'ımı mı değiştirtceksiniz bana
(valla sanki zorunluymuşum gibi içlerinden birini seçmiş olmak haala çok komik gelio bana,
bi karton yumurtadan en sevdiğini seçmek gibi. sonuçta yumurtayı seviorum en sevdiğim ne oluyo.
ama bünye kendiliğinden seçti ben naapim)
resmen arıza verdim ya




hoş şu kanjani8'nin geldiği haftaki HnA'da ki kıyafetle baya tipi topladı

dedim; "bu saçla bile hoşuma gittiyse iş var daha"









ve akabinde.....
şu çekimlerini yeni bitirdiği film deki halini gördüm
( film ocakta gösterilcek sanırım adı "Kamisama no Karute")
ağlayasım var



saçların aldığı son şekil se bu, gülermisin ağlarmısın
saçlarda bi düzelme olduğu söylenemez..
sadece uzadığı için artık ebleh kahkülleri yok 
onun yerine 2. kafası vamışcasına bi şekle sahip
ama en azından yorgun görüntüsü yok artık...

neyse umudum odur ki yakında toplicak saçları






ganbare sho-cchi T-T



8 Kasım 2010 Pazartesi

Blog blog glog glup

aslında şu anda yarın ki  sınava hazırlanmalıyım
ama üniversite hayatımın 8. senesindeyim ve artık resmi anlamda sıkıldım
ilk gittiğim üniversitede birazdaha tahamüllü olsaydım çoktan bittiydi bu ızdırap
bu ders çalışma için çok yaşlı hissediyorum
biran önce bitsin bu ızdırap istiyorum
neyse az kaldı
3. sınıftayım
2012 de dünya patlamadan (!?!?!?!)
okul faslını kapatmış olurum

-_-
"yaşıyorum ama haybeye"
bu his yakamı bi bıraksa

29 Ekim 2010 Cuma

Uluslar arası JOHNNY O_o

JOHNNY uluslar arası mail servisi başlatmış bulunmakta

yani eğer bir yanlışım yoksa
artık pek çok bilgiyi dünya vatandaşlarıyla paylaşan bir mail ağı var
hatta yakın vadede yurt dışı bilet  satışları düşünülüyormuş

bundan yola çıkarak diyebiliriz ki;
muhtemelen yurt dışındaki hayranların yoğunluğuna göre
yeni mekanlar açmak (johnny gruplarına ait ürün satan dükkanlar)
efenim yurt dışı etkinlikleri yapmak
türünden olaylara girişecekler

https://g.ab0.jp/johnnys-international/1100_p.php/7Hvz8A
yukardaki link'e tıklayarak kayıt olmanız yeterlidir

efenim
"yamapi gelsin önümde soyunsun" diyosanız
"toma gelsin bi gülüp gitsin" diosanız
"arashi gelsin topluca yiyelim" arzusundaysanız
"kanjani gelsin börüğmüz çatlayasıya gülelim" hissindeyseniz
durmayınız tıklayınız hatta bulduğunuz her türk evladına üşenmeden tıklatınız
hiç bi halt olmasa bile en azından hangi ülkelerden insanlar var bilmiş olurlar fenamı yani

12 Ekim 2010 Salı

kopyala/yapıştır

"orta okula yeni başladığım sıralardı sene 95 falan
11 yaşıma daha yeni basmışım
trt de "Sihirli Kurdele" die bi anime var
dehşet hastasıyım
yanımda oturan sıra arkadaşımla her sabah son oynayan bölümün kritiğini yapıyoruz
Himeko'ya resmen hayranım
delicesine de Daichi hastasıyım
sıraya falan adını yazıyorum o derece

trt o zamanlar anime katilydi
işine gelen uzunlukta verirdi animeleri
ve asla doğru sırayla yayınlamazdı
bi başından bi sonundan verirdi
yayın saatleri sürekli değişirdi
bi bölümü izlesen 2. yi nezaman izleyeceğini bilemezdin
bazen unutur aynı bölümü tekrara verirlerdi
hem kızar hemde izlerdin
ne alternatif nede internet vardı
hikayeyi tekip etmek ölüm gibiydi

fakat inatla izleye bildiğim kadar izledim "Sihirli Kurdele"yi
türkçe şarkı bile izlemekten aciz ben
animenin açılış ve kapanışını ezberledim
bir bölümde açılış ve kapanışı söyleyen gurup çizilmişti... "SMAP"...
daha dün gibi hatırlıyorum o guruba hayran olmaya karar verişimi
üstelik nerden ve nasıl dinliyeceğimi bile bilmiyordum
yayından kaldırılınca çok üzüldüm

birkaç sene sonra ben lisede falandım herhalde Kanal6 göstermeye başladı bunu
ama bi türlü denk gelip izleyemediyim çok üzüldüm

sonra üniversite başlarında ben diyim 10 siz diyin 7 sene önce
"limewire" la kaynaştım
ilk arattığım şarkılardan biri "Sihirli Kurdele" nin giriş şarkısıydı
orjinal adınıda o sırada öğrendim "Hime-chan no Ribbon"

sonra bundan 5 sene önce "Prison Break" izleme aşkıyla
internetten indirme yapmayı öğrendim
ve hemen akabinde bir kaç dizi indirmeye falan başladım
o sıralar internetin ne denli geniş olduğunu ancak hazmetmeye başlamıştım

kısa sürede aklıma "Sihirli Kurdele" geldi
arayıp taradım ve şu anda pek bi halta yaramayan
fakat bulduğumda resmen içine düştüğüm "crunchyroll" da buldum
online izlemeyi de işte o sırada öğrendim
ingilizcem berbattan da kötüydü
ona rağmen izledim
çoğunlukla bi halt anlamadım ama 61 bölümü yaklaşık 2 günde bitirdim
salak gibiydim
ama çok mutluydum

ondan sonra bi müddet ismine cismine bakmadan sadece çizimlerini beğendiğim için
onlarca anime izledim
hepsi ingilizce altyazılıydı doğru dürüst anlamıyodum ama izledim

o sıralarda ben bu şekilde motoru yakmışken Netricia
'yle tanıştım
herkes bana "ana hepten salak oldu bu kız" die bakarken
onun beni anladığını biliyodum
başta beni çok germişti
sonuçta boş vermişliğin ve bitmişliğin dibine doğru yolculuğa çıkma arzusundaydım
o ise benden daha deli görünüyo ve sürekli beni anlar halde etrafımdaydı
yorucu bi dönemdi benim için

sonra ingilizce izlemekten sıkıldım
üstelik netriden sonra beni anlayacak başka insanlar bulma arzum kabardı
ve kendimi türk anime severlerin kollarına attım
fakat konuşmaktan çok türkçe altyazı ve bilgi peşine düştüm

bi süre sonra sevebileceğim animeler bitti

bende hem merak hemde türkçe olması nedeniyle "Naruto"ya başladım
fakat benim indirme hızımla çevirmenlerin hızı pek çakışmıyordu
200 küsür bölümlük "Naruto"
artı baya ilerlemiş "Shippuden"e rağmen çevirmenler 40. bölümde falandı
haftada 2-3 bölüm ancak çevriliyodu

birkaç seri anime daha denedim ama sarmadı

işte tam da o sırada
anime sitelerinden birini arşınlarken "Live action" die bişi olduğunu öğrendim
kafamda ilk canlanan "Power Rangers" gibi bişiler oldu
resmen tiksindim
sonra hatırladım "Live action"dan netri bahsetmişti bana
hatta bi kaç tane izlemişti bile
belki de okadar kötü değildir diye düşündüm

sitenin altındaki son açılan başlıklar kısmından
çevrili "Live action"ların olduğu bölümde o sıralar yeni açılmış bir başlığa girdim
"Hana Yori Dango"
resimlere baktım "bi bölüm indireyim sevmessem devam etmem ne yani" diye düşündüm
kendime geldiğimde 2. sezon bitmişti
ve üstelik
"bidaha ingilizce altyazılı izleme lan ben" dememe rağmen
2. sezonu ingilizce izlemiştim

sonra dizi'nin müzik klipleri türkiyedeki gibi diziden sahneler içerir umuduyla
"Wish" ve "Love So Sweet"i izledim
izlediğim sitede büssürü klipleri vardı hepsini izledim
olmayanlar için o sıralar açık olan "Veoh"a başvurdum
karşıma önce matsu'nun "la familia" şarkısı çıktı sonrada  "Vs Arashi"
ve olayar gelişti ^^

neyse gel zaman git zaman
tam olarak ne ara coştum ve neden coştum hatırlamıyorum
muhtemelen geçen hafat netriyle konuşurken bahsettiğimiz için
gene bu "Sihirli Kurdele" geldi aklıma

gene başladım araştırmaya
bulup izlemek istedim
ama online bulmak nerdeyse imkansızdı
indirme linki aradım taradım
en sonunda bi sitede üstelik türk bir sitede buldum
3-4 gündür indirip izliyorum

seneler geçti nerden baksan 15 sene
hâlâ aynı hisle izliyorum
ağladım bile
çizimler kötü ama irite etmiyo beni
konusunu ve karakterlerini seviyorum
Daichi haala yakışıklı ^^
hatta buralarda bi yerde yazmış olmalıyım bana feci Sho'yu anımsatıyo yeryer ^^

neyse son bölüm inmek üzere gidip izliim"


NOT: bu yazı oppamania.com forumunda 27 Eylül 2010 tarihinde, saat 03:34:07'de yazılmıştır.
animeyi bitirdim o gece. sonrada huzura erdim resmen ^^

Sil baştan.....

bir kaç sene önce annemin zorlamasıyla açmıştım bu blogu. Fakat asla iyi bir bloger olamayacağımı biliyordum açarken. zaten dördüncü yazımdan sonra birdaha da uğramadıydım kendisine hatta buranın varlığını bile unutmuştum.
fakat son 1-2 aydır böyle yazasım monologdan monoloğa akasım var. saçmalayıp coşasım var. o nedenle tekrar hatırladım burayı. eski ve anlamsız kendimi zorlayarak yazdığım şeyleri sildim ve tekrar baştan almaya karar verdim.
farkettiğiniz gibi noktalama işaretleri, yazım kuralları gibi ayrıntılarla aram pek iyi değil olurda birilerinin yolu düşüp okursa yazdıklarımı şimdiden çok özür dilerim

neyse efendim direk bu başlıkta bolca bulacağının ve monoloğumun temel kaynağı olacak esas konuya geleyim.
"Arashi" 
arashi japon bir "idol" grubudur 
evet idol grubu hâlâ alışamadım bu "idol grubu" hikayesine ama 2 buçuk hatta 3 senedir falan bu adamları takip etmekteyim.
ne zorum var delimiyim... mümkündür pekçok delilik emaresi gösteriyorum sıklıkla.
japonlara ve onların dünyasına olan ilgim orta okula başladığımdan beri olsada bu ilgi hiçbir zaman son 3 senede ulaştığı kıvama gelmemişti bu süreçle ilgili oppamania.com da yazdıklarımı buraya aktarıcam.
(kopi pest çok yaşa yeeyyy!!)

bu adamlar (Arashi)