10 Haziran 2011 Cuma

düşersem orada olacak mısın

3 sene önce psikoloğa ilk gittiğimde bana sürekli Nell ve Tina dan bahsettiğimi söylemişti. "Arkadaşlarım sonuçta  ne var ki bunda" die düşünmüştüm. Sonra bana grup terapilerinde insanların birbirlerine güvenmek için bir oyun oynandığını söyledi. Bir kişi gözleri kapalı olarak grubun ortasına geçer ve kendini serbest bırakırmış ve herkes düşmesin diye onu tutarmış. "peki sen bunu yapabilirmisin kendini serbest bırakabilirmisin". cevap verememiştim...

zaten HYD'nin, o dizideki 4 arkadaşın yaşadıklarının beni bu denli sarsması ve benim japon sevdamın başlamasıda o döneme, yani benim "arkadaşlık nedir"i sorguladığım döneme denk gelir...

bu konuşmadan bir kaç ay sonra gene aynı soruyu sorduydu psikolog işte o zaman "evet" dedim "bırakırım kendimi". o zaman içerisin de Arashi yi izlerken fark etmiştim arkadaşlığın ne demek olduğunu... ne tür bi arkadaşlık ilişkisi içinde olduğumu.

gözümü kırpmadan güvene bileceğim insanlardır Nell ve Tina. evet birbirimizin azına sıçarız ama bilirim ki arkamı döndüğümde hep ordadırlar, bana yalan söylemezler.

Nell insan seçer. öyle herkesle konuşma, kimseyi kolay kolay kabullenmez. burun kıvırır... birisi bizimle takılsın istediğimizde hem kabul eder hemde o yanımızdayken somurtur, en olmadı erkenden ortamdan ayrılır. çok kızardım bu haline artık umrumda değil bütün ilişkilerimi ona göre ayarlıyorum, onun burnuna çekmiyeceği (ya da kıskanacağı da diyebiliriz) kişileri ondan uzak tutuyorum. sıklıkla adlarını bile anmamaya çalışır buluyorum kendimi. bu beni rahatsız etmiyo aksine hoşumada gidiyo bi yerde.. bazı insanlar bana özel kalıyo... bide umursuyo ki kıskanıyo (ya da ben deliyim)... kimdir nedir biliyo o kadar. Nell'le beraber büyüdük sayılır, tüm ergenlik süreçlerini birlikte atlattık... o nedenle iletişemediğimizde bile büyük zararlar vermiyoruz birbirimize... hani artık herhangi bi olay hakkında konuşmamıza gerek yok dierinin yorumunu biliyoruz çünkü... beni her gören Nell'i sorar sanki kolun nasıl bacağın nasıl gibi bi laf. bunu her duyduğumda gururlanırım...

sonuçta 15 senedir arkadaşız. rahatlıkla pek çok insana onun ciğerini bilirim diyebilirim. o hayatta bunu yapmaz. bunu kesin sevmez, buraya kesin gitmez.

Tinay'lada 12-13 sene oldu tanışalı, yaklaşık 6 sene kadar da olmuştur en azından, haftada bi kez görüşmezsek ölürüz kıvamına geleli.

Tina severken kıskananlardandır.o sinsice kıskanmaz çok net ve açıktır durumu. hatta hızını alamazsa söyler. sahiplenir seni, arada durdurmazsan kontrolünü kaybeder, coşar. başlarda çok kızardım, hala ara sıra bi daralıyorum. ben sürekli aranmaya sorulmaya alışık değilim ayrıca öyle insanları arayıp sormam pek. Tina'ya benim böyle biri olduğumu kabul ettirmem çok zor olduydu. o sevginin sürekli teyidini isteyen biri, çünkü insanlara kolay güvenemiyor.. bunu pek çok kez düşündük Nell'le. "ne yaparsak Tina bize tümüyle güvenir" "ne yapmalıyız ki sevgimizden şüphe duymasın artık".. o zaman karar verdim eğer beni anlamasını istiyosam, önce ben onu anlamalıydım. evet eşşeklik ediyorum hala ama artık aklıma gelirse arıyorum onu. eğer hafta hiç aramadıysa merak bile ediyorum artık... onu istediği gibi sevmeyi öğreniyorum çünkü oda beni istediğim gibi sevmeyi öğrendi. birbirlerimizin sınırlarını bulduk şimdi daha rahat iletişiyoruz.

insanlar arkadaşlarıyla neden kavga eder pek anlamam... bi durum seni rahatsız ediyosa "yapma sevmiyorum" dersin. değişim için yol ararsın ama bu durumu deiştirmiyosa eyvallah der ve o kişinin yanından uzaklaşırsın.

ama öyle değilmiş hiç bişi... son 2-3 gündür öğrendim ki; kazın ayağı hiçte öyle değil....

hatta hayatımda inandığım en değer verdiğim şey kandırmacaymış.. güven yokmuş aslında... ben var sanıyomuşum....

durmu kafamda bi türlü oturtamıyorum
ya ben 15 senedir b........

cümlemin ortasında telefon çaldı... Nell di arayan............................. kırgınım kızgınlık değil bu... kızdığım tek kişi kendim dir... biri size bukadar istikrarla 8 ay yalan atabiliyosa sorun (her nakadar sorunun kendinde olduğunu söyleyip sizi dellendiriyosada) bal gibide sizdedir...

evet eskiden insanlar hep benim düzenlediğim gibi yaşasın isterdim. kesin doğrular ve kesin yanlışlar olduğunu düşünürdüm. yanlış yapanları düzeltmek için bağırır çağırırdım... psikoloğa gittikten sonra baya yumuşadım... en son bi çiçu nedeniyle tümüyle kontrolümü kaybettim... ama sonra topladım.. neye hakkım olup olmadığını 3aşşağı 5 yukarı biliyorum...

bütün olan biteni telfonda öğrendim. biliyorum Nell'i görünce anlıyacağım ne hissetiğimi, hissedeceğimi.. nasıl davranmam gerektiğini ozaman kavrayacağım...

birini bu kadar korkutabileceğimi düşünmezdim üstelik... üselik sulu gözlü olduğunu bildiğim için elimden geliği kadar yumuşak davrandığım Nell'i, despot ve keskin hatları olduğu için kelimelerimi dikkatle seçtiğim Nell'i bu kadar sindirdiysem hayatımı tümüyle yanlış değerlendirmişim zira herkes bu konuda yakınabilri ama en dikkatli olduğum Nell yakınıyosa dierlerine kolay gelsin.. ben kötü acımasız yargılayıcı hıyarın biriyim afedersiniz.....

neyse işin özü, kafama takılan şudur......... düşersem orda olacakmısın...

4 yorum:

nesnell dedi ki...

hiç şüphen olmasın düşmene izin vermeyeceğim ama düşersen de tabi ki orda olacağım...

suflör dedi ki...

peki sen düşerken tutmama izin vericekmisin??

nesnell dedi ki...

bu zamana kadar her düşüşümde sen tuttun bundan sonra da emin ol sen tutacaksın beni her düştüğümde çünkü biz dostuz hatta ötesiyiz bize bu zamana kadar sorulan 'siz hala görüşüyor musun'sorusuna gururla 'evet'diyebildikse bundan sonrası içinde aynı şey geçerli olacak biz bundan bi 15 sene sonra bile 'hala görüşüyor musunuz'sorusuna şartlar ne olursa olsun 'evet' cevabı vereceğiz kendi adıma söz veriyorum bu hiç değişmeyecek...

suflör dedi ki...

şimdi buraya 10 tane soru atabilirim... ama en kestirmesi şu olucak...


umarım!